Başta Ege bölgesi olmak üzere İç Anadolu bölgesinin bile su ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Uşak ve Kütahya’nın ortak serveti Murat Dağı, büyük bir saldırı ile karşı karşıya. Maden şirketlerinin dört bir yandan kuşatma altına aldığı Murat Dağı, hayat verdiği halkının kendisine sahip çıkmasını bekliyor.
2016-2017 yıllarında Karaağaç Bölgesi’nde altın çıkarma ve işlemek için ÇED başvurusunda bulunan maden şirketi Anadolu Export’un “2000 ağaç keseceğiz, doğaya bir zararımız olmayacak” vaadine karşın açılan davalar ile engellenen bu girişim, yeniden gündeme geldi. Birgün gazetesinin haberine göre 2019’da emeline ulaşamayan şirket, bakanlığın karşısına yeniden çıktı. Keseceği ağaç sayısını 2000’den 190.000’e çekerek revize eden şirket, maden işleme tesisini de projesinden çıkarıp hülle yapmaya çalışıyor. Madeni sadece çıkarmak istediğini ve başka tesislerde işleyeceğini beyan ediyor. Murat Dağı’nı korumak adına kurulan platformların gündemini meşgul eden bu gelişmelerin dışında, GiTMEDYA da Murat Dağı’nın Uşak il sınırları içinde kalan bir başka bölgesindeki maden faaliyetlerini gözler önüne seriyor.
Banaz’ın Bahadır köyüne bağlı Baklan bölgesindeki Tepedelen mevkii son yıllarda sürdürülen faaliyetlerin odak noktasını oluşturuyor. 2004 yılında Soner Temel Mühendislik İnşaat ve Tic. A.Ş. isimli firmaya tescil edilen arama ruhsatı , 2014 yılında Soyap Madencilik’e devrediliyor. 1077,19 hektarlık alanda ruhsat sahibi olan şirket 4 Ekim 2022’de kurşun-çinko arayacağına ilişkin beyan ile 10 yıl süre ile izin alıyor.
Soyap Madencilik adına son aylarda bölgede yürütülen faaliyetler kapsamında Baklan bölgesine çok sayıda koordinat tabelası çakıldı. GiTMEDYA, bu tabelaları tek tek belgelerken daha önce başlatılan çalışmalarda Murat Dağı zirvelerinin nasıl tahrip edildiğini de gözler önüne serdi. Bir tarafında Tepedelen pınarı, bir tarafında Tepedelen Anıt Ağacı’nın bulunduğu bölgede gerçekleştirilen sondaj çalışmaları bölge insanını da endişelendiriyor. Murat Dağı için yıllardır mücadele veren isimlerden biri olan emekli öğretmen Ramazan Taylan içler acısı tabloyu GiTMEDYA’ya şu şekilde anlatıyor:
“2004 yılında başlanmış, ruhsat alınmış. 10 yıllık süre içerisinde başlamadıkları için de 2017 yılında bu bölgeye geziye geldiğimizde anıt ağacın çevresinde koordinatların takılı olduğu levhaları gördük. Onun ne olduğunu araştırırken dediler ki köylüler altın madeni aranacakmış. Sonra konuştuğumuz maden mühendisi arkadaşlarımızda bu bölgede altın madeninin yoğun olduğunun bilinmekte olduğunu söylediler. Ruhsatlara baktığımız zaman da çinko bakır ya da o tür şeyler arandığı söylenmekte halk arasında. Duyduğuma göre anıt ağacın elli metre çevresi korunacakmış. Yalnız anıt ağaç. Ama ben buna inanmıyorum. Bu bölgede eğer maden kazısı olursa zaman içerisinde 800 yıllık anıt ağaç ve çevresindeki çam ormanları tamamen katledilecek. Diğer çevrelerde de maden araması yapılacak. Dolayısıyla su kaynaklarımız da yok olacak. Açık madencilik yapılması düşünülüyormuş. Açık madencilik olunca da burada ağır metallerin havaya karışacak ve çevre köylerden Banaz’ı da etkileyecek. İnsanlarımız zehirlenecek daha doğrusu.”
Tepedelen pınarının hemen üzerinde yer alan Murat Dağı zirvelerinin yamacından açılmaya başlanan yol ise maden çalışmalarının bölgeye verebileceği tahribatı daha şimdiden gözler önüne seriyor. Bahadır Köyü sakinlerinden tepki görünce çalışmayı yarıda bırakan maden şirketleri aldıkları belgelere dayanarak hak iddia etmeye devam ediyor.
Bahadır Köyü muhtarı Kader Metin mevcut durumu özetlerken anıt ağacın durumuna da dikkat çekiyor. “Daha önce Anıt Ağacı’nın etrafında 50-100 metre, hatta 50 metreye kadar yakınında maden arayacaklardı bunlar. Biz gerekli yerlere şikâyette bulunduk. Deniz Ve Orman Müdürlüğü‘ne. Onlar da devreye girdi. Benim şu an bildiğim, edindiğim bilgilere göre anıt ağacın 700 metre etrafına kadar hiçbir zaman için dokunulmayacak. Yani bize verilen söz o ve oradaki arama yollarını iptal ettiler. Anıt ağacın etrafında şu an herhangi bir maden çalışması yok. Ruhsat alımını benim bildiğim kadarıyla iptal ettiler” diye konuşan muhtar Metin şöyle devam etti:
“O bölgede bir de kaynayan sular var. O yolun yarıda kalmasının sebebi de biz tekrar devreye girdik gerekli yerlere şikâyette bulunduk. Bizim köyümüzün içme suyu var orada tam içme su kaynağının yakınları. Daha kesinlikle maden araması yapılmasın diye çok karşı çıktık. Tabii onlar izinlerini ormanlardan alıyorlar. Orman gerekli mercilerden bizim okullarda izin verme gibi bir yetkimiz yok. Onu gerekli bakanlıklar izinlerini alıp gelip burada çalışmalarını yapıyorlar.”
Kader Metin konuyla ilgili bu şekilde konuşsa da, şirketin sondaj çalışmaları Anıt Ağaç’a sadece 250 metre uzaklıkta yapmış olması da dikkatlerden kaçmıyor. Orman içerisinde tahrip edilen farklı yollar da sondaj çalışmalarının olduğu bölgede bulunuyor.
Sondaj çalışmalarına başlamış olan şirketin ruhsat sahası 1000 hektarın üzerinde olsa da çalışma sahası şimdilik çok da geniş bir alana sahip değil. 25 hektarın altına ÇED raporu gerekmemesi işin en tehlikeli boyutunu oluşturuyor. Henüz çok geniş olmayan alanlarda sadece maden arama faaliyeti gerçekleştirmiş olan firma ya da firmaların sahip olduğu belgelere bakıldığında, izinlerin, sadece bir kaç hektarlık alanlar için alındığı görülüyor. Ramazan Taylan da işte bu duruma dikkat çekiyor;
“Son çıkan yasaya göre 25 hektardan büyük alanlarda ÇED raporu isteniyor, küçük alanlarda istenmiyor. Çalışma yapılacak alan da 1000 hektarın üzerinde. 1 hektar 10 dönüm olduğuna göre maden sahasının yani Soyap Madencilik’in çalışmalarının ne kadar büyük bir alanı kapsadığını tahmin edebilirsiniz artık. Çünkü çok geniş bir alanda milyonlarca çam ağacı, binlerce demiyorum çünkü bölgede milyonlarca çam ağacı var dolayısıyla bunların tamamen yok edilmesi söz konusu.”
Bahadır Köyü sakinleri ve civardaki kuruluşlar bir ağızdan çalışmalara karşı çıkarken su kaynaklarının karşı karşıya kaldığı tehlikeye işaret eden Taylan şöyle konuştu:
“Bu bölge, su yataklarının olduğu bir bölge. Öncelikle Banaz ve Uşak’ın içme sularının kaynağı da Murat Dağı. Özellikle söylemeliyim ki %60-%70 suyumuz Ege Bölgesi‘nde Murat Dağı kaynaklarından faydalanmaktadır. Bu bulunduğumuz bölgede bu kaynakların başlangıcıdır. Türkiye genelinde biliyorsunuz artık su kaynakları, doğal ortamlar tahrip edilmekte. Özellikle bizim bu bölge bakir olduğu için tercih edilmekte. Bu Murat Dağı Kütahya ile bizim sınırımızı oluşturmakta. Eskişehir‘deki Porsuk Çayı‘nın kaynağı, Sakarya’nın kaynağı, Gediz Nehri‘nin kaynağı ve Büyük Menderes‘e giden kolların kaynağı. Dolayısıyla buralardaki kuraklıklar devam edecek. Bizde buralara sahip çıkmaya çalışacağız. Çalışmalar kuraklığı da getirecek. Zaten şu an çoğu tarlalarımız ekili halde değil. Hem mazotun pahalı olması, kişinin artık gübre alacak gücü olmaması, su kaynaklarının olmaması en büyük etken. Yani üretim duruyor, düşüyor. Şunu söyleyeyim; bizim Banaz Ovası dediğimiz bölge hem elma meyvesi açısından hem de pancar için uygun yataklarda ve bugün pancar ekenler köylerde üçer dörder kişi yani çok fazla pancar ekimi de yok. Çünkü su olmayınca da pancar ekimi kalıyor.”
Kütahya il sınırları içindeki maden arama girişimlerini takiben Uşak il sınırları içinde de an itibarı ile sürdürülen çalışmalar bölge halkını rahatsız ederken, Karaağaç’ta altın, Comburt’ta nikel ve Baklan bölgesinde kurşun ve çinko çıkartmak için Murat Dağı’nı delik deşik etmek isteyenlere hukuk ve vicdanın kesin olarak dur deyip demeyeceği ise hala belirsizliğini koruyor.
Haber: İmran Baran Fotoğraflar: İmran Baran