İstiklal Marşı, Türk Milleti için büyük önem taşıyan ve milli duygularımızın adeta yazıya dökülmüş bir eser niteliği taşıyor. İstiklal Marşı’nın 12 Mart 1921’de kabul edilmesinin üzerinden tam 97 yıl geçti. Söz ve yazarı Mehmet Akif Ersoy’a ait olan milli marşın bestecisi de Osman Zeki Üngör’dür. İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmi milli marşıdır. Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’na Türk milletine cesaret ve tahammül aşılamak ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine ‘Korkma’ sözüyle başlıyor. Türk Bayrağının bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolü olarak gören Mehmet Akif, bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesi anlamına geleceğini söyledi. Ayrıca ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı, Türk milletinin savunacağını belirtti. Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Çünkü Türk Bayrağı milletin yıldızıdır. Yani bayrağın kaderi ile milletin kaderi birbirine bağlıdır. Her kıtası ayrı anlam ifade eden İstiklal Marşı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin düzenlediği yarışma ile ortaya çıkmıştır. Yarışmaya beş yüz liralık bir ödül konuldu. Türkiye’nin onlarca bölgesinden şairler, şiir yazmaya başladı. Meclise sunulan 724 şiirden hiçbiri kabul edilmedi ancak dönemin Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey, Mehmet Akif’e gelerek neden ulusal marş yazmadığını sordu. Mehmet Akif ise bir vatan marşını para karşılığında yazmayacağını söyledi. Bunun üzerine Hasan Basri Bey parayı istediği yerde kullanabileceğini söyleyerek Mehmet Akif Ersoy’u marş yazması için ikna etti. TBMM’de gündeme gelen Mehmet Akif’in bir marş yazacağı söylentilerine tüm meclis güvenerek onay verdi.
12 MART 1921’DE KABUL EDİLDİ.
İstiklal Marşı 17 Şubat 1921 tarihinde Hakmiyeti Milliye Sebilürreşat da yayınlandı. Açık Söz gazetesi marşı süslü bir çerçeve içinde birinci sayfaya koyarak ”Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve mübahatla (övünçle) derc ediyoruz” açıklamasını yazdı. İlk yayınından 12 gün sonra da Konya’da Öğüt gazetesinde yer alan İstiklal Marşı’na karşı Anadolu gazeteleri olumlu bir yaklaşım sergiledi. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edildi. Paltosu olmayan Mehmet Akif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek, yoksulluklarına son vermek için kurulan “Darülmesai Vakfı’na” bağışladı. Vatan Şairimiz olan Mehmet Akif Ersoy ve bu vatan uğruna mücadele eden tüm şehit ve gazilerimizi, rahmet ve minnetle anıyoruz.
İSTİKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl
MEHMET AKİF ERSOY
(Haber-Fotoğraf: Onur TÜRK)