Uşak’ta ilk defa zanaatçılar ile sanatçıları bir araya getiren “Uluslararası Zanaattan Sanata Karma Sergisi” kentte büyük heyecan yarattı. Uşak’ın önde gelen sanayicilerinden Sait Ağaoğlu da sponsor olarak destek verdikleri karma sergi hakkında GiTMEDYA’ya önemli açıklamalarda bulundu. Üniversite ile Temmuz ayında bir protokol imzaladıklarını belirten Ağaoğlu, ortak çalışmaların sürdüğünü söyledi. Ağaoğlu “Biz üniversitemize destek vermekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sergi gayet güzel, tüm Türkiye’den neredeyse katılım var. Tekstil, deri, seramik alanında bütün çalışmalar çok güzel, gayet başarılıydı” dedi.
Serginin önemli destekçilerinden biri olan Uşak Kalite Tanıtım ve Mesleki Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tufan Güven de, verdikleri desteğin sürekliliğini sağlayacaklarını vurgulayarak şöyle konuştu; “Üniversitemizin her zaman yanındayız, gerçekten baş tacı olarak görüyoruz. Okulumuzun mükemmel, olağanüstü çalışmaları var, katkı vermekten dolayı çok mutluyuz. İmkânlarımız olduğu sürece, bütçemiz el verdiğince katkı vermeye devam edeceğiz. Zaten başka türlü olması da mümkün değil.”
Uşak Üniversitesi adına önemli bir uluslararası etkinliğin yapılmasına önayak olan sergi küratörleri Dr. Gülhan Pınarlık ve Gökhan Yıldırım büyük ilgi toplayan serginin nasıl ortaya çıktığını GiTMEDYA’ya anlattı. Pınarlık, “Bu sergi fikri nerden çıktı derseniz, zaten iki yıldır ulusal kapsamda Zanaattan Sanata sergilerini düzenliyorduk. Sergide derslerde yaptığımız eserleri sergiliyorduk. Özellikle mezuniyet zamanına denk getirip velilerimizle de buluşturuyorduk. Geçen yıl ki sergimiz de oldukça ilgi gördü. Bunu ulusal bir platforma nasıl taşırız diye düşündük ve bu konuda çalışmalara başladık. Beş farklı ülkeden katılımlar oldu. Çok fazla eser başvurusu oldu tabii jüri değerlendirmeleri sonucunda, yüzün üstünde eserle karşı karşıyayız” diye konuştu. Sergiye 34 üniversiteden katılım olduğunu vurgulayan Pınarlık, “Açılışta bize destek olan sponsorlarımız vardı. Bunun dışında hocalarımız, şehrin büyük ilgisi vardı. Milli Eğitim okullarından gelen hocalarımız vardı. Katılım bence çok güzeldi. Sergi her aşamada bir üst kademeye çıkıyor. Önümüzdeki yıl sempozyum ve sergiyi birarada gerçekleştirmek istiyoruz. Amacımız etkinliğin hem bilimsel ayağını, hem de sanatsal ayağını oturtmak ve ‘Zanaattan Sanata’ adını bir marka olarak Uşak’a kazandırmak” dedi.
Serginin diğer küratörü Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğretim elemanı Gökhan Yıldırım da serginin ilk düzenlendiği dönemden bu güne katettiği mesafeyi ifade etti. “Aslında serginin ismi “Kaynaktan Sanata” adıyla başlamıştı. Öğrencilerimizin metal hurda parçalarını değerli hale getirmeleri üzerine yapılmış olan uygulamalar ile ortaya çıktı” diye konuşan Yıldırım, daha sonra bu girişimi daha geniş kitlelere ulaştırmanın yolunu aradıklarını belirtti. “Aslında zanaat dediğimiz zaman, emek harcayarak seri üretime uygun hale getirilmiş ürünleri yapan kişiler aklımıza gelir” diyerek kendi bölümünün bu açıdan zanaata çok daha yakın olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Ama bunun yanı sıra sanatçıların olduğu bir sergi de yapılabilir diye düşündük. Bu sene düzenlenen sergiye de katılım gayet güzeldi. Bu bizlere şunu gösteriyor ki; Uşak bunu yapabilir, başarabilir ve istiyor” dedi.
Sergiye eserleri ile katılan zanaatçı ve sanatçılar da tasarımlarının özelliklerini anlattı:
Ali İhsan Seval (Öğretmen)
“Ürünümüz ahşap kakmacılığın bir dalı olan marketri tekniğiyle yapılmış bir tablo. Bu teknikte bir tablo üzerine motif desen çiziliyor, daha sonra ağaç kaplamalarının doğal desen ve renginden faydalanarak kesip yapıştırma tekniğiyle bir kompozisyon bütünü oluşturulmaya çalışılıyor. Bittikten sonra başka bir levha yüzeye yapıştırılıp, zımpara vernik yapılıyor. Çerçeve haline getirip marketri haline getiriliyor. Bu ürün resmine göre, motifine göre değişiyor. Eserindeki parça sayısına göre de değişiyor. Uşak’ta ilk defa uluslararası sergi olduğu için katıldım.
Sinem Ürel (Akademisyen)
“Eserimi bir yıl önce oluşturdum, yaşanmış bir hikâyeden çıkıyor ortaya. Eşini çok seven bir kadın var. Eşi tüberküloz hastalığına yakalanıp vefat ediyor. Bunun üzerine o kadar çok acı çekiyor ki, o da aynı hastalığa yakalanıyor ve aynı şekilde vefat ediyor. Görüntüde de o hüznü görebiliyoruz. Bu bir kaftan ama giyilebilir değil, tamamen sanatsal amaçlı tasarlandı. Parça, çerçevelerden bir araya getirildi. Saten kumaş üzerine dijital baskı kullanıldı. Bir hafta, on gün kadar sürdü. Akademisyen olarak alandaki gelişmeleri takip etmemiz gerekiyor. Her şey çok güzel gidiyor. Bu tür organizasyonların daha çok yapılmasını ve gençlerin daha çok katılmasını temenni ediyorum.”
Şükran Deveci (Akademisyen)
“Ürünüm insanların üzüntüleri ve dertleri, bunlardan sıyrılarak aydınlığa çıkması ve ayaktaki şeyler herkesin bir derdi, tasası olduğunu ifade etmek istedim. Ürünümde de herkesin mutlaka dertlerinden kurtulduğunu ifade ettim. Çok zahmetli oldu. İçini astarla tüm duble yaptım. İnce bir işçilik yaptım. Hocalarımızın duyurusundan sonra katılmaya karar verdim. Görülmeyen hiçbir şeyin değeri yoktur, mutlaka sergilenmesi lazım.”
Gülşen Bağcı (Akademisyen)
“Böyle bir serginin olması bizim için gerçekten çok güzel oldu. En azından ürünlerimizi tanıtma fırsatımız oldu. Benim ürünümde daha çok el dokuma var. Bu kumaşlar günümüzde yok gibi. Amacım bu kumaşları gün yüzüne çıkarmaktı. Güzel olduğunu düşünüyorum. Her ürün birbirinden çok farklı, çok beğendim ben. Devamında da daha iyi ürünler yapmaya çalışacağım.”
Haber: Ceren Akkuş Fotoğraf: Sungur Kaan Hakverdioğlu